Babyknight yazdı: Bu akış o kadar karmaşık ve sayısız değişken var ki...
Akış içerisinde, belki bir hata, belki de kaçınılmaz bir sonuç olarak "ben" meydana geliyor. Ancak dikkat edin, "ben" bir şeye karar vermiyor. "Ben" bir sebepten, sonradan ortaya çıkan bir şey ve hiçbir olaya etkisi veya tepkisi yok.
Evet nöral ağların deneyimlerimiz ve düşüncelerimizle değiştiğini okudum. Yeni ağların oluşması yani beynin yeniden şekillenmesi. Ancak "ben" hiç bir şeye etki etmiyor diyorsunuz.. Burada anlaşamıyoruz. Çünkü bu etki olmasaydı hayvandan hiç bir farkımız olmazdı, yeni bir düşünce yada yapıda yapamazdık..
Psikiyatr bir arkadaşımla konuşuken OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) taşıyan bir hastasının geldiğini söyledi. Hasta merak ediyormuş neden ben "mutfağın ışığını kapattı mı?" diye takıntı yapıyorum (ki aslında biliyor ışığı kapattığını) ve durmadan beynime bu düşünce geliyor diye. Bunu izah ederken şöyle cevap verdiğini söylemişti. Beyin sürekli düşüncelere maruz kalır, bizimde aklımıza gelir "ışığı kapattım mı" düşüncesi. Ama biz o düşünceyi geri göndeririz. OKB hastası ise beyindeki sinyalizasyon problemi sonucunda bu düşüncenin sürekli aktif olmasıyla karşı karşıyadır, saçma olduğunu bildiği halde gönderemez. İşte bu düşünceleri
gönderen, onlardan bazılarını seçip bazılarını eleyen, bazılarının üzerine düşünen irade kaybolduğunda hastalık başlıyor demişti. Yani "ben" eğer beyin üzerinde denetim yitirirse, "ben" sürekli olarak beyninin sinyalleriyle boğuşmaya başlıyor, saçma olduğunu da biliyor ama gönderemiyor. İşte burada aslında düşüncesinin farkında olmayan bir "ben" olmasaydı, hiç bir sorun olmazdı. Düşünceler gelirdi, oda gereğini yapardı bu düşüncelerden rahatsız olmazdı. İşte kişi, kendi beynindeki düşüncelerde rahatsız oluyorsa, o zaman bu örnekte dahi "ben" keşfedilir. İşte burada "ben"in tepkisi oluyor. Bu açıkça beyni üzerinde denetim kurmaya çalışan "ben". Düşünce üzerinde denetimin yitirilmesidir çünkü OKB yada diğer bazı hastalıklar. Şizofreni de ise artık beyin o kadar bozuluyor ki "ben" hayal ile gerçeği ayırt edememeye başlıyor ve bu düşüncelerin etkisiyle farkındalığını yitirmeye başlıyor. Benliğin yitimi ve kopukluk başlıyor. Düşünceler kişiden bağımsız, daha doğrusu kişinin kontrol edemediği bir karmaşıklık haline gelmeye başlıyor.
Eğer düşüncelerimiz üzerinde denetimimiz olmasaydı "ben neden bunu düşünüyorum" sorusu olamazdı. Çünkü bu soruyu soran kimdir? Beyin bir robot yahut içgüdüsel çalışıyor ve düşünsel bir yaratımda bulunmuyorsa, bu soruyu yaratan kimdir?