Babyknight yazdı:
Şöyle bir şey düşünelim o halde.
Bildiğimiz gibi, günümüzde yapay organlar mevcut. Robotik kol, robotik bacak, yapay kalp, böbreklerin görevini yapan diyaliz makineleri vs...
Biraz daha uzak bir geleceği hayal edelim ve tüm organları, yapay organlar ile değiştirilmiş bir kişi hayal edin. Teknoloji öyle bir boyuta ulaşmış olsun ki, beyin aktivitesini sağlayan her bir beyin nöronunu, yapay nöronlar ile değiştirebiliyoruz...
tüm vücudu robotik organlar ile değişmiş ve beyin nöronları da tek tek yapay olanlar ile değiştirilmekte olan bir insan hayal edin.
1 nöronu değiştirdik. 2. değiştirdik 3. 4. derken değiştirmeye devam ediyoruz... Bu insan ne zaman insan olmaktan çıkar?
Kaçıncı nörondan sonra bu kişi artık o kişi olmaz?
tüm değişim bittikten sonra bile hala "benim" diyecektir... Tüm vücudu da yapay olduğu halde.
Yada ışınlanma ile ilgili bir deney yapalım.
Işınlanmanın şöyle olacağı var sayılıyor, atomik düzeyde bilginizi kopyalayarak burada yok edip, ışınlanacağınız yerde aynı bilgiyi koruyarak baştan yaratmak. Böyle bir durumda burada yok edilen "siz" diğer tarafta yeniden oluşturulduğunuzda, ışınlanma makinesine girmeden önce elinizdeki kahveden aldığınız yudumun tadı, ışınlandıktan sonra hala ağzınızı buruşturacak ve "bir daha bu kahveden almayacağım tadı berbatmış" mı diyeceksiniz yoksa ışınlanan kişi farklı biri olarak yoluna devam mı edecek? Sanıyorum ki cevap ilki...
Bu düşünce deneylerinin hepsi, benliğin aslında bir yanılsama olduğunu, aslında ben diye bir şeyin olmadığını ve bunun maddenin şekillenmesi ile sonradan ortaya çıkan bir şey olduğunu gösteriyor.
Kişinin nöronlarının yerine yeni nöronlar geliyorsa, ışınlanan kişide aynı kişiyse; DNA olarak aynıysa yani, o kişi aynıdır. DNA değişmez. Ama bu verdiğiniz uçuk örnekler belkide kişinin beyni değiştiğinde belkide motasyonlu bir canlı haline gelecek. Belkide o kişi artık eskisi kişi olmayacak yada belkide tekbolojiyle bu mümkün olmayacak.. Bu muallakta kalan söylemler.
"Ben" bir yanılmsayasa eğer, bütün bildiklerimiz "Ben" tarafında işleniyor. Bİlen kişi "Ben", Algılayan, tadan kişi "Ben. O halde neden bu "benin" bildikleriyle burada "ben" yoktur diyorsunuz? anlatabildim mi? Eğer "ben" yoksa, bilgi ve algıda yok, o halde ne bildiklerimiz ve algılarımızda bir yanulgıdan ibaret. O halde bilime de güvenemeyiz, hatta hiç bir şeye güvenemeyiz. "Ben"in yanılgı olduğunu düşünmek, insanın tüm bir bilgisinin ve algısının yanılgıdan ibaret olduğu sonucuna götürür kaçınılmaz olarak. Ayrıca "ben" yoksa ego da yoktur. O zaman sizde yoksunuz? Öyle mi? "siz" yoksunuz? Kusura bakmayı ama bu düşüncenin hiç bir anlamı yok. "Ben" yok diyorsanız, o zaman tüm herşey yanılgısan ibaret çünkü "ben" ve dolayısıyla bildikleri ve tecrübe ettikleri de yanılgıdan ibaret bu kadar basit. Sizi çevrenin bilincine vardıran "ben" bilgisi bir yanılgıysa neden insan dünyayı düzenlemeye çalışır? Benliğinin farkında olmayan bir hayvan olarak yaşamına devam etmesi ve içgüdülerine boyun eğmesi gerekirdi. Bilinçli bir "ben" yoksa insanda yoktur.