Dindarları gözleyin, İslam'ı savunurken en temel argümanlarından biri "
Muhammed peygamber olmasaydı daha çok şey kazanacaktı, acayip zengin olacaktı ve saire" olduğunu göreceksiniz... Aynen şuradaki gibi:
aslanparça yazdı:Soru düşünülürse güzel. Sağ elime güneşi sol elime ayı verseler, davamdan vazgeçmem diyen bir dava insanını, sonradan gelenler liderlik hırsı, kadın tutkusu vb. iftiralarla suçlayacak idiyseler, neden başta yapılan liderlik ve en güzel kadınlarla evlilik teklifini reddetti de, canını ortaya koydu, açlık, susuzluk çekti. Evet neden yazsın? Yazmış (!) olmasaydı, dünya açısından daha çok şey kazanacaktı.
Biraz objektif ve vicdanlı analiz yapmanızı bekliyorum.
Bunu her ganimetin beşte birini alma hakkı ayetle sabit olan Muhammed için söylüyorlar ya... Bir de bandın pozisyonunu değiştirdiğimizde daha neler söylüyorlar:
aslanparça yazdı:Sizin en büyük hatanız katmanlı düşünememek. Sadece bir boyuta indirgemek. Bir fakire yardımcı olduğunuzdan, olayın en az 50 boyutu olur, bire indirgemek zorunda değiliz. Kimi yardım ettiği için sevinç duymaya, kimi fakirlerin çalışmadığına, kimi sistemin insanları köle yaptığına, kimi fakirin çocuklarına yiyecek götürebileceğine vb. anlam verir.
Kaktüs, çöl olması dolayısıyla, yetişiyor olabilir, deve, çöle uygun bir hayvan olabilir. Sizin yaklaşımınızla adaptasyon ilkesi işleyebilir. Ama bu varlıkları birbirine adapte ederek yaratan bir kudrete duyulan hayranlıkla çelişmez. Biri olayın mekanik-bilimsel tarafı, diğeri olayın düşünsel ve ruhsal tarafı. Kişinin çok sevdiği çocuğu, bilimsel olarak sizden dünyaya gelmiştir, ama bu onu size verene şükretmemeyi mi gerektirir?
Mantık şu olmalı, sanırım, ben herkesin yaptığı işi yaptım, çocuk da çıktı, neye şükredeceğim? Etsem de, etmesem de oluyor, maalesef mantığınız çok maddi, karanlıklı ve mekanik. İnsani duyguların yansımasına imkan yok.
Şimdi... Bir düşünelim bütün bunları... Eleman ne diyor? Beşte bir ganimet hakkı olana peygamber olmasaydı "
zengin" olacaktı diyor! Yahu senin nefsin nasıl bir okyanustur ki, beşte bir ganimet hakkı olana fakir diyebiliyorsun?
Sınır gökyüzü bebeğim, arzular şelale, Niagara bile halt etmiş yanında hani! Neyse... Bandı ileri sarıyoruz ve ne görüyoruz? Beşte bir ganimet hakkını fakirlikle özdeşleştiren anlayış sahibi zat, bir de bakıyoruz ki fakire (burada, beşte bir ganimet sahibi olan çeşidini değil, "gerçek fakiri" kastediyor herhalde

) yardımdan bahsediyor! Evladım, başına güneş mi geçti senin? Sen ye göbeğin davul gibi olana kadar, beşte bir ganimet devede kulak kalsın, aferin de bu haldeyken nasıl fakiri ihya edeceksin?
Ve geliyoruz esas konuya... Başlık altında külliyat dolu ve yeterli amma ve de lakin tam da bu mümin elemanın durumu Muhammed'in niye Kuran'ı kendi yazmış olabileceğine bambaşka ve gayet oturaklı bir yanıt daha sağlıyor. Nedir o? Şudur; eğer ki, Kuran'ın ulvi bir yanı olsaydı, öyle olduğuna inanan kişiler böylesine zırvalamanın dibine vurmazdı.
